Bazı oyunlar yalnızca iyi birer oyun olmakla kalmaz, aynı zamanda başarılı bir dünya inşası da sunar. The Witcher 3 gibi oyunlar, çoğu şeyden ilham alarak kendine özgü bir atmosfer yaratmayı başarmıştır ve bu, oyunun en büyük artılarından biridir. Ancak çoğu oyun, özellikle üçüncü şahıs RPG’ler ve aksiyon-macera türündekiler, hâlâ genel ve klişe fantezi temalarına bağlı kalmaktadır. Yani bu durum çok kırılamıyor.
Ertuğrul of Ulukayin, Türklerin ortaçağ dönemine detaylı bir şekilde dalan ve o dönemin olaylarını deneyimlemenizi sağlayan bir aksiyon-macera oyunudur. Bu dönem hareketli bir dönemdir. Doğudan gelen Moğol ordularının tehdidi altında, Selçuklu boyları sürekli bir mücadele içindedir. Oyunda, ana karakter Ertuğrul olarak halkınızı ve kabilenizi savunurken, kayıp kardeşinizi bulmak için zorlu bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Kulağa oldukça güzel geliyor dimi?
Ertugrul of Ulukayin oyun incelemesi isimli bu konumuzda ise sizlere bu oyun ile ilgili görüşlerimizi ve öğrendiklerimiz aktaracağız. Bu sayede oyun ile ilgili bir bilgi sahibi olacak ve oynayıp oynamayacağınıza karar vereceksiniz.
Ertugrul of Ulukayin Oyun İncelemesi
Oyun, Ulukayın’ı Yaşam Ağacı olarak tanımlıyor ve yaşam ile ölüm arasındaki bağlantıyı vurguluyor. Türk mitolojisinden yoğun izler taşıyan Ertuğrul of Ulukayın, birçok efsanevi öğeye yer veriyor diyebiliriz. Ana karakter Ertuğrul, yarı-efsanevi bir figür olup Osman Gazi’nin babasıdır. Tarih meraklıları ve Osmanlı tarihiyle ilgilenenler için bu isim oldukça tanıdık gelecektir; çünkü Osman Gazi, günümüzde Osmanlı İmparatorluğu olarak bildiğimiz devleti kuran kişidir.
Ertuğrul of Ulukayın, kendisini yarı açık dünya oyunu olarak tanıtıyor. Ancak, erken erişim sürecinde bu tam anlamıyla hissedilemiyor, çünkü içerik henüz oldukça sınırlı. Yine de, oyunun gelişim sürecinde yeni içeriklerin eklenmesi bekleniyor ki bu olacaktır.
Oyuna doğrudan Ertuğrul’un yerine geçerek başlamıyorsunuz. İlk olarak, kadın karakteriyle kayıp bir arkadaşınızı arıyorsunuz. Yolculuğunuz sırasında, bilinmeyen bir düşmanın harabeye çevirdiği küçük bir köye rastlıyor ve köylülere yardım etmeye çalışıyorsunuz. İşte burada, oyunun temel mekaniği kendini göstermeye başlıyor.
Öncelikle, güvenilir bir atınız var ve attan indiğinizde onu okşayabilir ve yönlendirebilirsiniz. Ayrıca, belirli sembollerle işaretlenmiş yerlere tırmanma yeteneğiniz bulunuyor. Bunun yanı sıra gelişmiş görüş yeteneğine de sahipsiniz.
Daha Derin Bakış
Köylülere yardım etmeye devam ederken, sonunda bir evde mahsur kalmış bir kızı kurtarıyorsunuz. Burada, bazı nesneleri yuvarlanarak veya vurarak kırabileceğinizi keşfediyorsunuz. Ayrıca, genel RPG mekanikleri olan eğilme ve koşma gibi temel hareketleri de öğreniyorsunuz.
Kurtardığınız kızın, bir mahkum tarafından kurtarıldığını öğreniyorsunuz. İlginç olan ise, bu mahkumun tarifinin kayıp arkadaşınıza oldukça benzemesi. Bu yüzden, düşmanların peşine düşmeye karar veriyorsunuz. Çeşitli ipuçlarını takip ederek bir tepeye ulaşıyorsunuz.
Tam burada sahne değişiyor ve ana karakter olan Ertuğrul’u kontrol etmeye başlıyorsunuz. Önce, hızlı tuş basma mekaniğine dayalı kısa bir eğitim yapıyorsunuz. Ancak, kısa süre sonra Moğolların köyünüze saldırdığını görüyorsunuz. Burada, köyde dolaşıp Moğol savaşçılarını alt ederken annenizi ve dostlarınızı kurtarıyor, sonunda babanızla karşılaşıyorsunuz. Babanız size kayıp kardeşinizi bulup kurtarmanız gerektiğini söylüyor.
Buraya kadar nasıl dövüşeceğiniz öğreniyorsunuz. Oyunda hafif ve ağır saldırılar yapabiliyorsunuz. İlginç bir detay ise, düşmanların hem sağlık barı hem de dayanıklılık (stamina) barı olması. Saldırılarınız doğrudan çok fazla hasar vermese de, düşmanın dayanıklılığını tüketiyor. Dayanıklılık barı tamamen boşaldığında, düşman sersemliyor ve daha fazla hasar alıyor. Sersemlemiş düşmanlara ise bitirici hareket ile anında ölümcül bir darbe indirebiliyorsunuz.
Ayrıca, bir kalkan ve bir yay kullanabiliyorsunuz. Bunlar, ilerleyen bölümlerde Moğolları kovalayıp avlarken oldukça işinize yarıyor. Bunun yanı sıra, oyunun crafting (üretim) sistemini de burada öğreniyorsunuz. Üretim sistemi, ok ve sağlık iksirleri gibi eşyalar yapmak için belirli malzemeleri toplamanız gereken klasik bir sistem olarak karşımıza çıkıyor.
Sonlara Doğru
Sadık dostunuz Turgut da sizinle birlikte geliyor ve oldukça sağlam bir dövüşçü olarak görünüyor. Onun birden fazla düşmanla mücadele ederken benim uzaktan ok atarak destek vermemiz güzel bir mekanik olmuş. Oyunda kendinizi bir yetenek ağacıyla geliştirme ve yol arkadaşlarınızı da güçlendirme imkanı sunuyor.
Moğol kampını bulduğunuzda, korkutucu bir şaman tarafından esir alınıyorsunuz. Nihayetinde, bu şamanla oldukça zorlu bir boss savaşına giriyorsunuz. Sonunda sandığı ele geçirip kayıp kardeşinizle ilgili yeni ipuçları buluyorsunuz. Böylece, oyunun ilk bölümü ve oynanabilir kısımları sona eriyor.
Müzikler çok iyi. Türk ve Orta Asya kökenli yerel enstrümanlar ve temalar kullanılmış. Seslendirme ve diyaloglar biraz daha iyileştirilebilir, ancak çeviri sürecinde bazı anlam kayıplarının yaşanması normal.
Oyunun Türkçe oynanabilmesi atmosferi güçlendiren güzel bir detay. Ayrıca oyun, kabileyi inşa etme ve koruma gibi unsurlar vaat ediyor. Ancak, bunların hiçbiri birinci bölümde yer almıyor. Bu yüzden ilerleyen bölümlerde neler sunulacağını görmek oyuncularda merak uyandırıyor.
Oyun, Türk geliştirici Tekdem Studios tarafından geliştiriliyor ve aynı isimli diziyi yaratan ekibin elinden çıkıyor. Daha önce de bahsedildiği gibi, oyun klasik aksiyon-macera oyunlarını andırıyor ve dövüş sistemi de bu türün bilindik unsurlarını barındırıyor. Oyun kesinlikle kötü de sayılmaz. Türkiye’den böyle bir oyunun çıkması sevindirici ve 2025’in ikinci çeyreğinde piyasaya sürülmesi planlandığına göre, yakında daha fazla içerik görmeyi umuyoruz.
Ayrıca > Terminus Zombie Survivors İnceleme
Ertugrul of Ulukayin oyun incelemesi isimli konumuzun sonuna gelmiş bulunuyoruz. Sormak istediğiniz bir şey olursa yorum yaparak ya da Discord’a gelerek sorabilirsiniz. Hepinize bol keyifli oyunlar dileriz.
Yorum